Altı Parmak Peygamberler Tarihi | Mearicu'n Nübüvve - A.Faruk Meyan
Mearicün Nübüvve
ALTIPARMAK
Bu kitap, peygamberlerin hayat ve mücadelelerini, mücadele usüllerini merak edenler için ayetler esas alınarak hazırlanmışır.
Muhammed (a.s.)'ın Mekke devri mücadelesi, komuta niteliği olmayanpeygamberlerin mücadelesine bir hatime; Medine devri mücadelesi de kumandan peygamberlerin mücadelesine bir güzel sonuç niteliğindedir. Nitekim o, bir hadisin de: "Ben rahmet peygamberiyim ben savaş peygamberiyim" buyurarak bu iki özelliğini bizzat belirtmiştir.
Yaratılıştan günümüze kadar Tevhid mücadelesine hayatını vakfedenlerin, üzerinde yaşadığımız toprakları tevhid ülkesi haline getirenlerin, zamanımızda ve gelecekte tevhid uğrunda canlarını vereceklerin ruhları şadolsun.
Eshâb-ı Keyf gibi hicret edemiyen, bâtın yolu ile hicret etmeğe çalışmalıdır. Düşmanlar arasında bulunurken, gönülleri onlardan ayrı, uzak olmalıdır. Allahü teâlâ, bu sûretle de, seâdet kapıları açabilir. Nâzik başını ağrıtmamak için mektubuma son veriyorum. Allahû teâlâ, kerim olan babalarınızın yolundan ayırmasın. Size ve onlara kıyâmete kadar selâm olsun! Âmin.
Aziz okuyucu! Resûlüllah efendimizi (sallâllahü aleyhi ve sellem) anlatan böyle bir kitabı, siz okuyucularımızın istifadesine sunmak ve bu yolda dinine hizmet etmek fırsat ve seâdetini bize bahs eden Cenâb-ı Hakka şükr ediyor, günahlarımıza keffâret olur düşüncesiyle ve indellah makbûl tutulur zannıyle ve islâm dinine hizmet etmek baş gayesiyle, sıkıntı ve imkânsızlıklara katlanarak çalışıyor, gayret ediyor. Kitabevimizin çıkardığı kitablar, ehl-i sünnet İtikadını, mezhebin sağlam bilgilerini, ilmi ile âmil olmağı ve Resûlullaha (sallâllahü aleyhi ve sellem) tâbi olmağı, ahlâk bilgilerini bildiren, sapık fikirlerden, bid'at düşünce ve yollardan uzak, sağlam esaslar üzerine yazılan kitaplardan terceme ve te'liftir. Bunun için hiç çekinmeden tavsiye edebiliriz. Cenâb-ı Hak, yılmadan, yorulmadan yazan büyük islâm âlimlerinin ruhlarına rahmet eylesin ki, Kur'ân-ı kerîm'in, hadîs-i şeriflerin ma'nâlarını anlayıp, icma' ve kıyasla beraber bize bildirdiler. Aldanmaktan, yanılmaktan kurtardılar. Biz onlara uyduğumuz, onları kabûl ettiğimiz kadar doğru yoldayız. Büyüklerimizin: «Dört mezhebden birini kabûl etmeyip, onunla amel etmeyen sapıktır* sözleri, bir kerâmettir. Çünki zamanımızda mezheblere karşı, hattâ mezhebleri cehalet neticesi kabûl eden ma'nevî ledünnî ve huzurî ilmi inkâr eden, tasavvufu ve ehlini ya'ni Ca'fer-i Sâdık, Hasan-ı Basri, İbrâhim-i Edhem, Fudayl ibni İyâd, Ma'rûf-i Kerhi, Bâyezid-i Bistâmî, Abdülkadir-i Geylânî, Şihabüddîn-i Sühreverdî, Seyyid Ahmed Rufâî, Necmeddin-i Kübrâ, Şâh-ı Nakşibend Muhammed Buhâri, Mevlânâ Celâleddin-i Rûmî, İmâm-ı Rabbâni'yi bu ilim, amel, edeb ve ahlâk, kısaca şeriat timsallerini reddedenler, elbette sapıktırlar ve çıkacakları önceden haber verilmiştir.
Aziz okuyucu! Resûlullah'ın (sallâllahü aleyhi ve sellem) hidâyet yıldızları diye bildirdiği Eshâbına dil uzatan, onlara uymak değil, hatâlarını aramak ve saymağa kalkmak yolunu açan İbn-i Teymiye'nin bozuk fikirlerine aldananlardan, onu tebcil edenleri, profesör de olsa yaldızlı sözlerine kanmaktan sakın, aslandan kaçar gibi kaç. Bu dîn-i mübini bize bildiren, mezheb imamlarına, müctehid talebesinin ve mezhebindeki âlimlerin kitablarına sarıl. Onları oku. Onların bildirdiklerine uy, onlarla amel et. Ehl-i sünnet âlimlerinin bildirdikleri gibi amel eyle. Kurtuluş fırkası budur.
Aziz okuyucu! Resûlullah efendimizden (sallâllahü aleyhi ve sellem) şefâat istemeyi küfür sayan, ziyâretine ve evliyânın kabirlerini ziyârete şirk diyen Vehhâbîlere aldanma! Sevgi ve muhabbetleri kurtuluş vesilesi olan evliyâya hüsn-i zan ve muhabbet üzere ol. Son zamanlarda memleket dışında ve içinde çıkan Abduh, Rıza Reşid, Seyyid Kutub, Mevdûdi ve Hamidullah gibi reformculara aldanıp, ehl-i sünnet velcemaat âlimlerinin bildirdiklerin den ayrılma! Onların kitab ve sözlerine karşı yazılan reddiyeleri oku! Sorumluluktan kurtulmak için haber vermek bize, hüsn-i kabûl ve ileriyi gören akıl ile inceleyip tasdik size düşer.
Cenâb-ı Hak, Habîbi Muhammed Mustafa'nın (sallâllahü aleyhi ve sellem) şefâatine kavuşturduklarından eylesin! Hatâ ve kusurlarımızı hüsn-i niyetimize ve Habîbine ve Eshâbına, tâbiîne, müctehid din imamlarına, âlimlere ve velîlere olan sevgimize bağışlasın. Âmin, yâ Rabbel âlemin! (Ramezân-ı mübârek 1396)